
1.Niyyet. Yani sadece dünyanın geçici kirlerini temizlemek
için olmadığı gibi, nefsinin hevasına tâbi olarak da hamama girmemelidir. Sadece, namazını süslemek için, dinen sevimli olan nezafeti yerine getirmek kastıyla hamama girmelidir.
2.Hamama girmeden önce hamamcının ücretini vermelidir.
Çünkü hamamda ne kadar su harcanacağı meçhul olduğu gibi,
hamam sahibinin beklediği ücret de meçhuldür. Bu bakımdan
başta ücreti vermek iki ücretten birisinin meçhuliyetini ortadan kaldırmak demektir. Böylece hamam sahibinin de kalbi mutmain olur.58
3.Hamama sol ayağıyla girmelidir.
4.‘Bismillahirrahmanirrahim, eûzübillâhi min’er-ricsi’nnecesi el-habis’ilmuhabbes eş-şeytan’ir-racim’
(Rahman ve rahîm
olan Allah’ın adına sığınarak hamama giriyorum. Allah’ın rah
metinden kovulmuş, habis ve habasetin girdabına daldırılmış ne
cis şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım) demelidir.
5.Tenha bir zamanda girmek veya hamam ücretini tamamen
üzerine alıp hamamı şahsına tahsis ettirmektir. Çünkü eğer ha
mamda dindarlardan başka hiç kimse yoksa ve orada bulunan
dindarlar, avret yerlerini göstermedikleri gibi başkasının avret mahallerine de bakmasalar bile avret yerinin dışında kalan çıplak bedene bakmakta hayasızlık kokusu olduğu için insana avret yerlerine bakmayı hatırlatmaktadır. Bir de insan, hareket esnasında avret yerlerinin açılmamasından emin değildir. Ayağı peştemalın bir tarafına takılır, peştemalı sıyrılır, bilmediği halde başkasının avret yerine bakmak durumunda kalabilir, İşte bu sırra binaen İbn Ömer (r.a) hamama girdiği zaman, gözlerini bir bezle sımsıkı bağlardı.
6.Hamama girerken omuzlarını yıkamalıdır.
7.Hamama girer girmez en sıcak terletme yerine dışarda ter
lemeyince girmemelidir,
8.İhtiyaçtan fazla su sarfetmemelidir. Çünkü örf ve âdet kari
nesiyle hamama giren kişi ancak ihtiyacı kadar su sarfetmek du
rumundadır. Eğer ihtiyaçtan fasla suyu sarfedeceğine hamam sâ
hibi vakıf olursa, mutlaka hoşuna gitmeyecektir. Hele sıcak su.
Zira sıcak suda hem külfet var ve hem de suyu o hale getirmek için fazlaca para sarfedilmiştir.
9.Hamamın hararetiyle cehennem hararetini hatırlamalıdır.
Kendisini bir saat sıcak kabinede hapsedilmiş farz etmeli ve onu cehenneme kıyas edip ibret almalıdır. Çünkü hamamın terletme kabinesi cehenneme en fazla benzeyen bir yerdir. Altında ateş, üstünde karanlık. Allah Teâlâ’dan bu biçimde olan cehennemden bizi korumasını dileriz. Akıllı bir kimse, yalnız hamamda değil,belki her yerde, her an için âhireti hatırlamaktan gafil olmamalıdır. Çünkü onun son varacağı yer ahirettir.
Bu bakımdanhamama giren bir kişi, hamamda gördüğü sıcak su, ateş ve başka şeylerden ibret alıp istifade etmelidir. Her kişi himmeti ve anlayışı nisbetinde bakıp gördüklerini değerlendirir.
Sözgelimi bir bezzaz (kumaş satıcısı), bir marangoz, bir duvar ustası ve bir dokumacı dayalı döşeli bir eve girerler.
Onların ne yaptıklarına baktığında görürsün ki, bezzaz sergilere (halılara-perdelere) bakıp, kaç para edeceklerini hesap eder. Dokumacı nasıl dokuduklarını, marangoz ise, tavanlara bakarak terkiplerinin keyfiyetini, usta ise duvarlara bakıp kuvvetli ve müstakim olduklarını düşünür.
İşte bunlar gibi âhiret yolcusu da her gördüğü şeyi âhirette fayda verici, hatırlatıcı ve nasihat edici bir şekilde kabul ederek tedkik eder. Belki âhiret yolcusu herhangi birşeye baktığı zaman, Allah Teâlâ ona ibret almak yolunu açar.
Siyaha baktığı zaman kabrin karanlığını hatırlar. Yılana baktığı zaman cehennem yılanlarını düşünür. Çirkin bir surete baktığı zaman cehennem zebanilerini, kabirdeki Nekir ve Münker i tefekkür eder. Dehşetli bir ses işittiği zaman İsrafil’in Sûrunu hatırlar. Güzel birşey gördüğünde cennetin nimetlerini düşünür.
Red veya kabul anlamına gelen bir kelimeyi çarşıda veya bir evde işittiği zaman, hesaptan sonra, red veya kabul olunacağının sonucu kendisine görünmeye başlar.
Bu durumların akıllı bir kimsenin kalbine galip gelmesi en uygun bir harekettir.
Zira akıllı bir kimseyi âhiretten, ancak, dünyanın önemli meseleleri çevirebilir. Bu bakımdan dünyada kalacağı zamanı âhiretteki müddete nisbet ettiğinde dünyayı hakir görmeye başlar. Tabiîdir ki, kalbi gaflete dalmayan ve basireti kör olmayanlar için durum böyledir.
Bir cevap yazın